5 Temmuz 2011 Salı

Keloğlan Aramızda (1971)


Keloğlan'ın köyde, bayırda koşuşturmaktan vazgeçip şehre gelivermesi şerefine çekilen bu 1971 yapımı filmde, elbette başrolü Keloğlan ve beyazperde denince aklımıza ilk gelen isim olan Rüştü Asyalı oynamakta..

Yine her zamanki gibi,

Eşeğimin yok palanı
Varım yoğum doğruluktur
Hiç de sevmem ben yalanı ''

şarkısıyla başlayan macerada, Keloğlanımız bu kez dayısının daveti üzerine soluğu İstanbul'da alır. Daşı dorpaa altın mı değil mi diye test etmeye geldiği İstanbul'da kahramanımız Kel'in başından bir platonik, bir de umutsuz birer aşk hikayesinin yanısıra, binbir olay ve macera geçecek ve sonunda dayanamayarak o çok sevdiği köyü ve anacığının yanına dönüverecektir.

Filmi komple böyle şurdan izleyebilirsiniz.

Katma Değer Şaban (1985)

''Hello papa, bonjour papa! Selam sana! Oğlun geldi Almanya'dan!

Şimdi bu şarkıyı muhtelif zamanlarda, umuma açık yerlerde filan neşe içerisinde söylüyorum ben, bir problem olmaz değil mi? :P 

Kemal Sunal'ın yine güldürürken düşündürdüğü güzel filmlerinden biri olan Katma Değer Şaban'ın anafikri ilk başlarda ''oğlanı gavur memlekete gönderirsen şanzımanı dağıtır da gelir'' gibi görünse de, ilerleyen dakikalarda anlaşılıyor ki memleketimizin kanayan yaralarından katma değer vergisine bir takım giydirmeler, laf sokmaları da içermekte.. Özellikle Şaban'ın KDV isimli şarkısı olayı özetliyor aslında:



Filmin asıl konusuna gelecek olursak; Şaban, babasını başındaki dertten kurtarmak üzere Almanya'dan İstanbul'a gelmektedir. Bu esnada heyecanlara gark olmuş vaziyetteki peder bey, ah evladımı Alamanyalara gönderdim, büyük adam oldu da dönüyor! diye düşünürken, havaalanında punkçı manyak Şaban'la karşılaşınca beyninden vurulmuşa döner. Bundan bi halt olmaz la diye düşünür,başını öne eğer, kaderine razı gelir. Ancak Şaban, dış görünüşünün insanlarda bıraktığı Alaman Apaçisi imajını, babasına kurulan tuzağı pörtleterek yıkacak ve herkesin saygısını, sevgisini kazanacaktır.. Olaylar bu raddeden sonra pek de gelişmez çünkü saygı, sevgi kazanma olayından sonra film biter neticede, yani :P

Bu müstesna filmimizi de burdan izleyebilirsiniz. KaDeVe! :P

Kasımpaşalı Eli Maşalı (1975)


Televizyonlarımızda Ateş Böceği adıyla da gösterilen Kasımpaşalı, Eli Maşalı; başrollerinde Tarık Akan ve Necla Nazır'ın olduğu komedi yoğunluklu filmlerdendi..

Esas oğlanımız ve aynı zamanda üçkağıtçıların piri Tarık, günün birinde yankesicilik olaylarına el atmaya karar verir ve planını hayata geçirmek üzere Necla ile anlaşır. Sözkonusu plana göre Tarık ve Necla adım adım ülkeyi gezecek, bu esnada Tarık insanları etrafına toplayıp kah tıraş bıçağı, kah tarak, kah limon sıkacağı tanımı yaparken Necla sinsice kalabalıktaki masum köylülerin cüzdanlarını hamişine nanay edecektir.
Bu çılgın ikilinin başına planlarını uyguladıkları esnada bir sürü komik ve ibret verici olay gelir. Bunların içinde en mühimi de hiç kuşkusuz birbirlerine aniden aşık oluvermeleridir. Olaylar bu yönde gelişir..

Filmde beni ve bir çoklarımızı kopartan sahne de şuydu zannediyorum:



Ayrıca Necla Nazır'ın sürekli elma yemesi, filmde sürekli sözü geçen hamişine nanay pi pi lafı da tebessüm ettiren enstantanelerdendi.