18 Şubat 2009 Çarşamba

Minik Cadı (1975)

Ne istersen istersin
Sen herşeye değersin
İyilere bal gibi
Kötülere bibersin

Minik Cadı ah ah ah
Pişman oldu vah vah vah
Minik Cadı ah ah ah
Pişman oldu vah vah vah!

diye bir şarkısı vardı bu filmin değil mi? Nasıl da hatırlıyorum! :P

Efendim, minik cadı rolünde Çiçek Dilligil'i izlediğimiz bu sihirli büyülü yeşilçam filmi hakkında aklımda pek de fazla anektod yok ne yazık ki.
Filme dair hatırladığım tek şey, doğaüstü güçleri olan küçük bir kızı, hain ve gaddar akrabalara sahip bir adamın hayatına girmesinden sonra yaşanan eğlenceli olaylar üzerine seyretmesiydi. O adam da Bülent Kayabaş'tı. Meral Zeren de köylü hizmetçi rolündeydi. Bizim minik cadı çeşitli büyülerle bunları baş göz etmeye çalışıyordu. Arada nahoş olaylara denk geldimiydi baş parmağını sallayıp esta pisi pisi diyordu filan. Eğlencelik bir yapımdı, hoştu, evet.

14 Şubat 2009 Cumartesi

Hanzo (1975)

Seneler boyu Kemal Sunal hatrına izleyip de hangi amaçla çekildiğini anlayamadığım, egzantrik kelimesinin yanında halt edeceği bir filmdi Hanzo. Bak şu yaşıma geldim, hala bu filmin yapılmasındaki amaç ve emel nedir, bilmiyorum; bilemiyorum.

Yıllar yıllar evvel Anadolu'nun şirin bir köyünde bir anne ve bebeği ayılar tarafından kaçırılır. Bir daha onlardan haber alınamaz, köylü öldü garipler, Allah taksiratlarını affetsin diye düşünmektedir.
Fakat o yıllar yıllar evvelden çok seneler seneler sonra, aynı köylüler mi bilinmiyor ama bazı köylüler ormanda insana benzer ayımsı bir yaratıkla karşılaşırlar. Yakalarlar, köye getirirler. Sonradan anlaşılır ki bu insandan bozma ayı yavrusu yıllar önce ormana kaçırılan bebektir.
Gazeteler, televizyonlar Hanzo adı verilen bu ne idüğü belirsiz canlıya büyük ilgi gösterir. Bu ilgi neticesinde Hanzo'yu televizyonda görüp yıllar evvel ölen kocası olduğunu zanneden üç beş tahtası eksik Şükriye adlı kadın (Adile Naşit), O'nu bulup evinin direği yapmaya niyetlenir.
Bu arada Hanzo bir grup doktor tarafından incelenmek üzere hastaneye yatırılır. Orada Hülya isminde güzel mi güzel, şirin mi şirin bir bakıcı kız vardır (Meral Zeren). Hanzo insanlığını keşfederken arada erkekliğini de keşfedecek; O'na yavşamayı da ihmal etmeyecektir. Olaylar gelişir.

Hani biz zaten cinsel açıdan gelişmemiş, neyin ne olduğu konusunda fazla merak sahibi bir toplumuz ya; filmden aklımızda yer etmiş en önemli sahne hiç kuşkusuz Hanzo'nun Hülya'nın memelerini gösterip (hatta elleyip) aymut aymut! dediği sahneydi. (Birbirimizi kandırmayalım, çoğumuzun aklında filme dair o sahne kaldı bir tek!) Tamam ayısın da bu kadar da olmaz be kardeşim!

Velhasıl-ı kelam, ilginç bir film idi Hanzo, zaten televizyonlar artık eskisi kadar sık yayımlamıyor. Show Tv verirse verirdi eskiden, artık o da göstermiyor pek.

Ama siz yine de olsa da izlesek şimdi diyorsanız şu adresten izleyebilirsiniz.

Turist Ömer Yamyamlar Arasında (1970)

Turist Ömer'in Uzay Yolu macerasından sonra Türk insanının en bildiği, en sevdiği filmi Turist Ömer Yamyamlar Arasındadır.

Canımız, birtanemiz Turistimiz; bir tesadüf sonucu edinip, koluna dövmesini yaptırdığı Afrika'daki bir hazinenin yerini gösteren totemimsi işaret yüzünden, iki define manyağı topluluk tarafından takibe alınır. Bu takip ve kovalamacadan Beyaz Panter adlı cıvır bayan (Feri Cansel) ve iki zenci yoldaşı galip çıkar ve Turist Ömer'i ikna ederek, Manda Gözü adlı elması ve yanında hediye bonus olarak takdim edilmek üzere balta girmemiş ormanlarda bekleyen hazineyi bulmak üzere Afrikalara yola koyulurlar. Bu da demektir ki Turistimiz'i birbirinden heyecanlı maceralar beklemektedir. Olaylar bu konu üzerinden renklenerek dallanıp budaklanır.

Benim için Turist Ömer Uzay Yolunda eğlenebilirlik açısından her zaman birinci sırada olsa da Yamyamlı bu filmini de severek izlerim Turist Ömer'in.

Siz de izlemek isterseniz böyle buyrun.

10 Şubat 2009 Salı

Televizyon Çocuğu (1975)

Televizyon Çocuğu, bizlere fazla televizyon izlemenin insan bünyesine olan yıpratıcı etkilerini eğlenceli şekilde anlatan bir filmdi.

Hüsnü (Müjdat Gezen), televizyonda ne izlese kendini izlediği karakterin yerine koyan psikopat bir insan yavrusudur. Yeri gelir tvde izlediği karate atraksiyonlarına özenir, kendini uzak doğu dövüş sanatlarının ustası zanneder; yeri gelir Doktor Riçırd Kimbıl olur, Kaçak havalarına girer. Uzun lafın kısası manyağın tekidir.

Babasıysa (Gazanfer Özcan) O'nu bu manyak ve bohem ruh halinden kurtarmak için her yolu dener. Yaşıtları gibi çapkınlık, karı - kız peşinde heba olmadığını farkedip O'na iki tane kız ayarlar. Kızlar dere tepe Hüsnü'nün peşinde ayrılmazlar, nereye giderse oradadırlar. Lakin Hüsnü'nün aklında kızlar değil, hayatının aşkı televizyon vardır.

Kızlar Hüsnü'nün kendilerine pas vermemesi sonucu azim yaparlar, alttan girer üstten çıkar (!?!) bir şekilde Hüsnü'yle halvet olmayı başarırlar. O saatten sonra Hüsnü artık televizyon çocuğu değil, aşk çocuğu olmuştur. Olaylar değişerek gelişir.

Nette filme dair fazla bir bilgi ya da fotoğraf neyin bulamadığım için video ve resim ekleyemedim.

4 Şubat 2009 Çarşamba

Bizim Aile (1975)

Bizim Aile, Adile Naşit ve Münir Özkul'un ebeveyn rolünde olduğu, Neşeli Günler ekolünden komedi - dram karışık güzel bir film..

Yaşar Usta (Münir Özkul), dört çocuğuna bir fabrikada çalışarak bakmaya çalışan dul bir adamdır. Hem çalışıp hem ev işleriyle uğraşmak, yemek yapmak, evlatçıklarının kirlilerini yıkamaktan illallah demiştir. Şöyle huyu huyuma bir hanım bulsam, evlensem de ev işlerinden kurtulsam diye düşünmektedir.
Aynı muhitte oturan Melek Hanım da (Adile Naşit) Yaşar Usta gibi hemen hemen aynı dertlerden muzdariptir. Üç cocuğuna hem analık hem babalık yapmaya çabalarken, rahmetli kocasından kalan paralar suyunu çekmek üzeredir. Artık evlerine bir baba lazım geldiğini düşünür ve evlenme isteğini dile getirir.
Bu iki insanın yolları komşularının arabuluculuğu sayesinde birleşecek fakat çocuklar arasında ufak çaplı anlaşmazlıklar yaşanacaktır. Fakat asıl anlaşmazlık, Melek Hanım'ın oğlu Ferit'in (Tarık Akan) çok zengin bir ailenin kızı olan okul arkadaşı Alev'le (Itır Esen) birliktelik yaşamaya başlamasından sonra patlak verecektir.

Filme dair hepimizin hatırladığı en meşhur diyaloglar, Yaşar Usta'nın Alev'in babasına ayar üstüne ayar, insanlık dersi üstüne insanlık dersi verdiği o unutulmaz sahneydi hiç kuşkusuz:

'' Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın, paran var, binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta aç bırakmak, sokağa atmak?
Seeen büyük patron milyarder fabrika sahibi! Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, ben Yaşar Usta! Sen benim yanımda bir hiçsin anlıyor musun bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok!
Dokunma artık aileme, dokunma çocuklarıma, dokunma oğluma, dokunma gelinime! Eğer onların kılına dahi zarar gelirse ben; ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar Usta; hiç düşünmeden çeker vururum seni! Anlıyor musun vururum, ve dönüp arkama bakmam bile! ''

Film yine bu adresten izlenebilir.